Kitabın adı
|
Osmanlıların stratejik
sorunları
|
Kitabın yazarı
|
Mehmet Tanju Akad
|
Kitabın yayın evi
ve adresi
|
Kastaş Yatınları
Cağaloğlu/İstanbul
|
Basım yılı
|
1995
|
Kitabın Konusu :Türklerin Anadoluya
gelişlerinden itibaren Hristiyan Dünyasının tepkileri; Haçlı Seferleri, Arap ve
Yunanlıların tutumları; balkanlardakigelişmeler, Anadolunun direnişi;Kapıkulularının yarattığı
dengeler; İmparatorluğun önce doğu ile batı ( Akdeniz Dunyası Ve İran), sonrada
Ortadoğu;Kradaeniz ve Hint Okyanusundan gelen dalgalar rasında yaşadığı
gerilimler ve nihayet çöküşün öyküsü anlatılmaktadır.
Kitabın Özeti : Osmanlı kültüründeki medrese
unsuru İslamın skolastik yorumu olan Gazali
felsefesini benimseyerek
yaratıcı düşünceyi yok ediyordu. Yerleşik Osmanlılar göçebe Türklerden
açıkça nefret etmişlerdi. Okumuşların da yabancılaşması ne kadar gerçekse geniş
kesimlerin tutucu eğilimleri ve genel
ataletleri de okadar gerçektir.
Yahudiler
II.Bayezit zamanında kıtap basma izni
aldılar ama Türkçe; Arapça kıtap çıkarmaları yasaktı. Yayın
hakkıermenilere 1567, Rumlara 1627,
Türklere ise 1727 de verildiki en büyük kısıltmalar Türkler üzerindeydi.
İbrahim Mütefferika sadece 17 kitap bastıktan sonra matbaası kapatıldı ve 42
yıl kaoalı kaldı.Ilk Rum gazetesi 1790, Sırp gazetesi 1791 se yayınlandı.
Osmanlılar
14. Ve 15. Yy.da Timur hariç bütün hasımlarıyla kolayca başa çıkabilmişlerdir.
Bizansın güç kaynakları kurumuş. Balkan Fdeodalleri zayıf kalmış,orta Avrupa
devletleri ise yeterlibir güçoluşturamamışlardır. Haçlı ittifaklarının sevk
ettikleriordulsr ise Niğbolu ve Barna da olduğu gibi perişan rdilmişlerdi.
Rusya ise henüz bir güç olarak gözükmemişlersdi. Osmanlılar II. Padişah Orhan
donemınde Rumeli Ye geçmişler III. Pdişah Murat donemınde ise merkezi kurumları
pekiştirmeye yönelmişlerse merkezleşme ve boğazlar sorununu gerçek anlamıyla çözen
Fatih Sultan Mehmet’di. Bütün bu gelişmeler içerisindeciddi stratejik
tercihlerle karşı karşıya kalan ilk padişah Yıldırım Bayezit idi. Bayezit’in
istihbaratı o kadar zayıftı ki sözde kendi egemenliği altındakı topraklarda
Timur’un nerede oplduğu hakkında en ufak birfikriolmadan dönüp durmuş. Ordusunu
yolda perişan etmiştir. Timur Bayezitin Türk halkının kimliğini neredeyse Rum
kimliğine büründürdüğü için kınamıştı. Bayezit gerçekten giderek daha heterojen
hale gelen birdevletin başında, giderek Sırp karısının ve Hristiyan
danışmanların etkisine girmekteydi. Ankara savaşını izleyen fetret devrinde
ilerde yaşanacak anarşinin ip uçları bulunabilir.
Fatih
iyibireğitim almış, Yunan ve Latin klasiklerinin hiç değilse bazılarına aşina
olmuş tek sultandır. İstanbulun fethinden sonraki durum bir çok bakımdan Doğu
İmparatorlunu n yeniden kuruluyşunu ve kurucusu büyük Justinyanus devrini
hatırlatıyordu. Ortadoks Hristiyanlığın Batı Roma üzerindek,I nüfüzü, hakları
ve iddiası tekrar doğmuş, ortadoksların katolik hristiyanlığına karşı müdafaa
müslümanların sorumluluğuna geçmişti. Fatih gibi bir şahsiyet devletin
idariyapısını asğlamlaştırmak vedaha istikrarlı bir toplumun temellerini atmaya
çalıştı. Fatih kardeş katliamı fermanını yayımladı. Böylece tahta çıkazak olan sultan
yıllar surecek olan that kavgalarından kurtuluyor ama tahtında köleleri ve
kapıkulları ilebaşbaşa kalıyor. Onların oyuncagı olmaktan kurtulamıyordu. Bursa
ve İstanbul kardeşlerin ve kardeş çocuklarının mezarları iledolarken Sultanlr
kendilerini destekleyecek bir zadegan sınıfına mahrum kalıyorlardı. Fatıh
aileyi tasviye ederek bu gelenekler de bağını koparıyor ve mutlakiyetçiliği
güçlendiriuordu. Uzun dönemde vahim sonuçlar uyandıracak ikinciuygulaması ise
hristiyanların konumunu ayrı kiliseleredayanarak “millet” sistemiiçerisinde
kurumsallaştırılmasıydı. Çok ulyslu bir imparatorluğun tüm dinleri hoşgörüile
karşılamasıyla hristiyan nufusunun enerjisiniimparatorluk için
kullanabilecekti. Fakat kiliseler zaman içerisinde Rusya başta olmak üzere
imoaratorluğun düşmanları ile birleşti. Merkezleşma için yeni gelenekler
yaratmaya mecburdu vebunu sözkonusu şekilde yaptı. Machiaveli ”savaş sanatı”
isimlieserinde; “birdevletin varlığı ordusunun mükemmelliğe dayanıyorsa politik
durumlar askeriörgütün en iyişekilde organizeedilmelidir”.
Ülke
cephe örgütü tarafından yöneltiliyor.merkezde ikinci derecede bir vekiller heyetikslıyordu.hiç bir büyük
yerleşi,k toplumds savaş örgütü bu dercede hakim bir toplumdsal konuma sahip
olmamıştır. 1596da Osmanlılar Haçovada batılılarakarşı son büyük meydan
muharebesinikazandılar. 1759 dan sonra (müttefiklersayesinde yürütüle Kırım
savaşı sayılmazsa) 1897 Yunan harbine kadar hiçbir savaşı kazanamadılar.
Yeniçerilerdevlet
içindedevlet olunbcaeğitimve disiplinin ön şartı olan askeriitiat düzeni
ortadan kalktı.tımarlar veeyalet askerleriise daimi profesyonel birliklerin
yerinitutamadı.yavuz ve Kanuni güçbela yeniçerilerle başa çıktılar amabir
çoködün vererekonların ahlak yapısını büsbütünbozdular(fatih’in de
yeniçerilerin kendisini tanımaları için rüşvet verdiğibiliniyor). Yavuz
döneminde Suriye Osmanlı idari sistemine alınmış fakat Mısır her zaman belli
bir özerkliğesahip olmuştur. Askerlik tarihibilgisiosmanlılarda hiçbir zaman
sistemleşmezken Avrupalılar 16.yy a Büyük Roma komutawnlarınınseferlerini
ezbere biliyorlar ve analiz ediyorlardı.
Osmanlılar
Türk terimini kaba ve cahil bir insan içinkullanırlardı.onlara göre
Türkkelimesi sadece Türkistan halkına ve Horasan çollerinde durgun bir hayat
ytaşayan başıboşsürülere yöneliktir. İmparatorluğn bütün halkı Osmanlı İsmiile
çağrılır ve Avrupalıların kendilerine nden Türk dediğinianlayamazlardı. Bu
kelimeyi en ağır bir hakaret saydıkları için imparatorlukataki yabancilar
kimseye Türl diye hitab etmezleerdi. Ş.mardin’ e göre; Türk sözü aşiretten
olmak anlamına geldiğiiçin kötüleyicibir anlam taşıyordu.
Büyün
büyükdevletler denizciliği ekonomik vestratejik öneminden dolayı desteklerken
Osmanlı devletinin bunu yapmamasının iki temel nedeni vardır. Ekonomik olaylara
salt mali açıdan bakmak; askeriaçıdan da donanmayı kara ordusunun yakın
sulardaki uzantısı olarak gormek. Kadırgalardan daha suratli olan kalyonlar hasımlarını açık
denizlerdeaffetmiyorlardı.okyanusdalgalarına dayanıklı olmayan bu gemileritop
ateşleriile perişan ediyorlardı. Osmanlının büyük ve agır top merakıda açık ve
dalgalı denizlerde avataj sağlamıyordu.
Kitabın ana
fikri: osmanlıların yaptığı hatalardan ders almak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder