Social Icons

Pages

SAAT

12 Kasım 2015 Perşembe

Bir Tereddütün Romanı Peyami Safa

TÜRK DİLİ VE KOMPOZİSYON-1 DERSİ

KİTAP ÖZETİ

KİTABIN ADI  :                 
Bir Tereddütün Romanı
KİTABIN YAZARI :
Peyami Safa
YAYIN EVİ VE ADRESİ :
Ötüken Yayınevi, İstanbul
BASIM YILI :
1987

1.KİTABIN KONUSU   : yazdığı güzel eserler sayesinde birçok kadınla tanışan fakat tereddütünün kurbanı olan yazar, kararsızlığı yüzünden ilişkilerinin hiçbirinde kesin bir sonuç elde edemez. Yazarın olaylara karşı bu ilgisizliği sadece kendisinin degil tanıştığı insanların hayatını da karartmıştır.

2.KİTABIN ÖZETİ:  Mualla hanım kendisine yakın bir dostu tarafından tavsiye edilen kitabı tereddüt içinde okur. Kitapta anlatılanlar Mualla hanımın ilgisini çok çok çeker. Kitabı elinden bir türlü bırakamaz. Kitapta zehirlenen, ölüm ile yaşam arasında mekik dokuyan bir adamın hiç geçmeyen zamanı, yanlız bir şekilde ölüm korkusu anlatılıyor. Mualla hanım kitabın yazarını merak eder ve daha sonra bir aile dostu olan Raif Bey tarafından yazarla tanıştırılır. Raif Bey Mualla hanımın  saf, temiz ve iyi bir aile kızı olduğunu, bekar olan yazarın onunla evlenmesinin uygun olacağını söyler. Kızla tanışan yazar kızı çok beğenir ve evlenme teklif eder, fakat cevabı için Mualla’ya zaman verir.
Yazarın bu trklifini, İtalya’dan kocasından ayrılıp yazar için İstanbul’a gelen, yazarın eserlerini hayranlıkla okuyan, yazardan tiyatro eserleri için bilgi almaya gelen ve yazara aşık olan Vildan, bir partide duyunca soluğu bir gece yarısı yazarın otelinin önünde alır. Şöför yazarı otelden alır ve onu bekleyen arabaya getirir. Yazar koltuğa yayılmış, şaşkına dönmüş kadını görünce tanıyamaz. Dikkatli baktıktan sonra hatırlar. Vildan hanım Mualla hanıma yapılan teklifi kıskanmaktadır. Yazar o gece  ona özel olarak hazırladığı odaya götürmek için ısrar eder. Yazarın bütün bu ısrarlarına karşı gitmemek için direnir ve sonunda çok geç olduğunu bahane ederek onu ikna eder.  Daha yazara telefon açıp müsait bir zamanda gideceklerdi…
Sabah olunca yazar, oteli çok sevdiği için otelden taşınmaz ancak kapıcıyı kendisini telefonla  soranlara otelden taşındığını söylemesi için tembihler. Daha sonra Vildan hanım iş yerine gelerek yazarı bulur. Yazar kimsenin Vildan’ı işyerinde görmemesi için gideceğine dair söz verir.  Bir perşembe günü gidecektir. Vildan hanım her şeyi hazırlayıp heyecan içinde beklerken  tereddüt içinde olan yazar kapıdan geri döner.  Sonra gitmediğine pişman olur. Yazar yine tereddüt içindedir ama perşembe günü geleceğini bildirir.
Vildan hanım yazarı eşi gibi karşılar. Tereddüt içindeki yazar biraz rahatlar. Bu rahatlık uzun sürmez. Vildan hanım aldığı fazla alkol ve ilaçların etkisiyle kendisinden geçip bilinçsizce sayıklar. Gerçek adının Vildan olmadığını, ermeni asıllı olduğunu, anlatılan her şeyin hikaye olduğunu söyler. Sonra üzerinda İtalyanca “Bu hançer bir kalbe girecek” diye yazılan bir hançer çıkarır. Vildan hanım çok uzaklara gidip  ıssız bir ormanda  hançeri kalbine sokmanın planlarını yapmaktadır.  Uzun süre sayıklayan bitkin haldeki Vildan derin bir uykuya dalar. Yazar, sabahleyin kapıyı açtığında kapıcıyı görür Vildan’ı ona teslim edip uzaklaşır. Aradan bir hafta geçince evine tekrar uğradığında Vildan hanımın  adresi bilinmeyen bir yere taşındığını öğrenir. Yazar için Vildan hanım tarihe karışmıştır.

3.KİTABIN ANA FİKRİ : Tereddütle yapılan bir işte başarı elde etmek mümkün değildir. En kötü karar kararsızlıktan daha iyidir.

4.KİTAPTAKİ OLAYLAR VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Mualla: okumayı seven, dürüst, saf ve temiz bir aile kızıdır.
Vildan: Yazarı elde etmeye çalışan, bu uğurda İtalya’dan kocasını terkedip gelen, kıskanç bir kadın. Yazarın tereddütleri karşısında tarihe karışmştır.
Yazar: Karar vermekte güçlük çeken ve herşeye tereddüyle yaklaşan kararsızlığı yüzünden kalıcı ilişkiker kuramayan duygusal bir kişiliğe sahiptir.

5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER: Başlangıçta ilgi çeken kitap, sonlarına doğru cok sıkıcı bir hal almaktadır. Herşeye tereddütle yaklaşılan kitapta olaylar hakkında bir türlü kesin karar verilmemekte ve olaylar arasındaki kopukluklar kitabı zevksiz hale getirmektedir.

6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ: Peyami  Safa
(1899- 15 Haziran 1961): Yazar. İstanbul'da doğdu. Meşhur şair İsmail Safa'nın oğludur. Düzenli bir öğrenim göremedi. Kendi kendisini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezaretinde çalıştı. Öğretmenlik (1914-1918), gazetecilik (1918-1961) yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı. İstanbul'da öldü
Başlıca eserleri: Gençliğimiz , Şimşek, Sözde Kızlar , Mahşer, Bir Akşamdı, Süngülerin Gölgesinde, Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü, Canan, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih-Harbiye , Atilla, Bir Tereddüdün Romanı, Matmazel Noralya'nın Koltuğu, Yalnızız, Biz İnsanla 





1.KİTABIN KONUSU: Ahmet Celal adındaki bir gencin bütün olumsuzluklara rağmen, düşmanlar ile mücadele etmeye çalışması okuyucuya verilmek istenmiştir. Yazar bu amaca ulaşabilmiştir.

2.KİTABIN ÖZETİ: Birinci Dünya Savaşında bir kolunu kaybeden ihtiyat zabiti (yedek subay) Ahmet Celal, işgal altındaki İstanbul’da yaşayamayacağını anlayınca eski emir eri Mehmet Ali’nin çağrısına uyarak onun, Haymana Ovası ortalarında, Porsuk Çayı dolaylarındaki köyüne gelmiştir. Bu bakımsız, dünya ile ilgisi olmayan köyde yadırganır; dost olmak kaynaşmak istediği köylüler ona yabancı gözüyle bakar ve “yaban” adını taktıkları Ahmet Celal’den uzak durmayı tercih etmektedirler. Ahmet Celal Mehmet Ali’nin kardeşi İsmail’in karısı Emine’ye karşı bir yakınlık duyar, bu duygu zamanla sevgiye dönüşür. Mehmet Ali tekrar askere çağrılınca artık Ahmet Celal büsbütün yalnız kalmıştır. Köy İstiklal Savaşına karşı kayıtsızdır. Yunan ordusu bu köyü de işgal etmiş, yakıp yıkmaya, köylülere işkence etmeye başlamıştır. Ahmet Celal, Emine’yi bu mahşerden kurtarmaya çalışır; ama ikisi de yaralanır; Emine yürüyemeyecek kadar yaralıdır. Ahmet Celal köyde geçen günlerini yazdığı anı defterini ona teslim ederek, yarı aç sakladıkları, geceledikleri mezarlıktan uzaklaşır. Sakarya Savaşı’ndan sonra o bölgeden düşman askerlerinin çekilmesinden sonra köye gelen, düşman zulümlerini araştırma kurumu, yıkıntılar, kömürleşmiş insan kemikleri arasında bir defter bulur. Kenarları yırtık, yanık bu defter, Ahmet Celal’in anılarını yazdığı , Emine’ye verdiği defterdir. Bu “yaban” romanıdır... 

3.KİTABIN ANA FİKRİ : Yaban adlı romanda yazar I. Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte  Sakarya Savaşı’nın sonuna kadar olan sürede bir Anadolu Köyünde, Köylüleri; köyün durumunu, Milli Mücadeleye ilişkin tavırlarını bir aydının gözüyle verir.

4.KİTAPTAKİ OLAYLAR VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Ahmet Celal: I. Dünya Savaşı’na katılmış, kolundan sakatlanmasına ragmen vatanı icin her türlü mücadeleden eksik olmayan aydın bir kişidir.
Mehmet Ali: Savaşta Ahmet Celal’in eri olan, saf bir köylü zihniyetine sahip, herşeyi olduğu gibi kabul eden bir şahıstır.
Emine: Yetiştirildiği ortamdan dolayı cahil ve saf, her şeye boyun eğen tipik bir köylü kızıdır.

5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER: Eser konusu ve dili bakımından yazıldığı çağın özelliklerini kapsamaktadır. Ana teması da yine yazıldığı çağın özelliklerini kapsamaktadır. Bir gencin bunca zorluğa katlanması, bu romanda bize anlatılmak istenen temel mesajdır. Eserde genellikle bazı yabancı kelimelere de rastlanmaktadır. Bunun dışında bazı devrik cümlelerde kullanılmıştır. 

6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
a.)Hayatı, Edebi Kişiliği: Türk yazar (Kahire1889-Ankara 1974) yılları arasında yaşamıştır. Babası Abdulkadir Bey, Batı Anadolu’da XII.yy. sonlarından beri adı geçen Karaosmanoğulları  ailesindendi. Altı yaşındayken, ailesi ile birlikte Mısır’dan Manisa’ya geldi. İlköğretimini Fevziye Mekteb-i İptidadisi’nde  gördü; bir süre İzmir idadisinde (1903-1905) okudu; idadiyi yarıda bırakarak yeniden Mısır’a döndü. İskenderiye’de Frere’ler   okuluna giderek Fransızca öğrendi, Meşrutiyet’ ten birkaç ay önce İstanbul’a döndü (1908) ve arkadaşı Saadettin Süleyman’ın yardımıyla “Fecr-i Ati” topluluğuna katıldı.(1909). Üsküdar İdadisi’nde Edebiyat ve Felsefe öğretmenliği yaptı.(1916-1917)

            b.)Eserleri:Nurbaba (1922), Mütareke döneminde İşgal Altındaki İstanbul’un Ahlaki Bozukluğu (1928), Kurtuluş Savaşı Yıllarında Bir Anadolu Köyü (Yaban-1932), Gençlik ve Edebiyat Hatıraları (1969), Vatan Yolunda (1958), Zoraki Diplomat (1955),Politikada Kırk Beş Yıl (1968).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

Sample text

Sample Text

Sample Text

 
Blogger Templates