TÜRK DİLİ VE KOMPOZİSYON-1 DERSİ
KİTAP ÖZETİ
KİTABIN ADI :
|
Bir
Tereddütün Romanı
|
KİTABIN YAZARI :
|
Peyami Safa
|
YAYIN EVİ VE ADRESİ :
|
Ötüken
Yayınevi, İstanbul
|
BASIM YILI :
|
1987
|
1.KİTABIN KONUSU : yazdığı
güzel eserler sayesinde birçok kadınla tanışan fakat tereddütünün kurbanı olan
yazar, kararsızlığı yüzünden ilişkilerinin hiçbirinde kesin bir sonuç elde
edemez. Yazarın olaylara karşı bu ilgisizliği sadece kendisinin degil tanıştığı
insanların hayatını da karartmıştır.
2.KİTABIN ÖZETİ: Mualla hanım
kendisine yakın bir dostu tarafından tavsiye edilen kitabı tereddüt içinde
okur. Kitapta anlatılanlar Mualla hanımın ilgisini çok çok çeker. Kitabı
elinden bir türlü bırakamaz. Kitapta zehirlenen, ölüm ile yaşam arasında mekik
dokuyan bir adamın hiç geçmeyen zamanı, yanlız bir şekilde ölüm korkusu
anlatılıyor. Mualla hanım kitabın yazarını merak eder ve daha sonra bir aile
dostu olan Raif Bey tarafından yazarla tanıştırılır. Raif Bey Mualla
hanımın saf, temiz ve iyi bir aile kızı
olduğunu, bekar olan yazarın onunla evlenmesinin uygun olacağını söyler. Kızla
tanışan yazar kızı çok beğenir ve evlenme teklif eder, fakat cevabı için
Mualla’ya zaman verir.
Yazarın bu
trklifini, İtalya’dan kocasından ayrılıp yazar için İstanbul’a gelen, yazarın
eserlerini hayranlıkla okuyan, yazardan tiyatro eserleri için bilgi almaya
gelen ve yazara aşık olan Vildan, bir partide duyunca soluğu bir gece yarısı
yazarın otelinin önünde alır. Şöför yazarı otelden alır ve onu bekleyen arabaya
getirir. Yazar koltuğa yayılmış, şaşkına dönmüş kadını görünce tanıyamaz.
Dikkatli baktıktan sonra hatırlar. Vildan hanım Mualla hanıma yapılan teklifi
kıskanmaktadır. Yazar o gece ona özel
olarak hazırladığı odaya götürmek için ısrar eder. Yazarın bütün bu ısrarlarına
karşı gitmemek için direnir ve sonunda çok geç olduğunu bahane ederek onu ikna
eder. Daha yazara telefon açıp müsait
bir zamanda gideceklerdi…
Sabah olunca
yazar, oteli çok sevdiği için otelden taşınmaz ancak kapıcıyı kendisini
telefonla soranlara otelden taşındığını
söylemesi için tembihler. Daha sonra Vildan hanım iş yerine gelerek yazarı
bulur. Yazar kimsenin Vildan’ı işyerinde görmemesi için gideceğine dair söz
verir. Bir perşembe günü gidecektir.
Vildan hanım her şeyi hazırlayıp heyecan içinde beklerken tereddüt içinde olan yazar kapıdan geri
döner. Sonra gitmediğine pişman olur.
Yazar yine tereddüt içindedir ama perşembe günü geleceğini bildirir.
Vildan hanım
yazarı eşi gibi karşılar. Tereddüt içindeki yazar biraz rahatlar. Bu rahatlık
uzun sürmez. Vildan hanım aldığı fazla alkol ve ilaçların etkisiyle kendisinden
geçip bilinçsizce sayıklar. Gerçek adının Vildan olmadığını, ermeni asıllı
olduğunu, anlatılan her şeyin hikaye olduğunu söyler. Sonra üzerinda İtalyanca
“Bu hançer bir kalbe girecek” diye yazılan bir hançer çıkarır. Vildan hanım çok
uzaklara gidip ıssız bir ormanda hançeri kalbine sokmanın planlarını
yapmaktadır. Uzun süre sayıklayan bitkin
haldeki Vildan derin bir uykuya dalar. Yazar, sabahleyin kapıyı açtığında
kapıcıyı görür Vildan’ı ona teslim edip uzaklaşır. Aradan bir hafta geçince
evine tekrar uğradığında Vildan hanımın
adresi bilinmeyen bir yere taşındığını öğrenir. Yazar için Vildan hanım
tarihe karışmıştır.
3.KİTABIN ANA FİKRİ : Tereddütle yapılan bir işte başarı elde etmek mümkün
değildir. En kötü karar kararsızlıktan daha iyidir.
4.KİTAPTAKİ OLAYLAR VE
ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Mualla: okumayı seven, dürüst, saf ve temiz bir aile kızıdır.
Vildan: Yazarı elde etmeye çalışan, bu uğurda İtalya’dan kocasını
terkedip gelen, kıskanç bir kadın. Yazarın tereddütleri karşısında tarihe
karışmştır.
Yazar: Karar vermekte güçlük çeken ve herşeye tereddüyle yaklaşan
kararsızlığı yüzünden kalıcı ilişkiker kuramayan duygusal bir kişiliğe
sahiptir.
5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ
GÖRÜŞLER: Başlangıçta ilgi çeken kitap,
sonlarına doğru cok sıkıcı bir hal almaktadır. Herşeye tereddütle yaklaşılan
kitapta olaylar hakkında bir türlü kesin karar verilmemekte ve olaylar
arasındaki kopukluklar kitabı zevksiz hale getirmektedir.
6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA
BİLGİ: Peyami Safa
(1899- 15 Haziran 1961): Yazar. İstanbul'da doğdu. Meşhur şair İsmail Safa'nın oğludur. Düzenli bir öğrenim göremedi. Kendi kendisini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezaretinde çalıştı. Öğretmenlik (1914-1918), gazetecilik (1918-1961) yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı. İstanbul'da öldü
(1899- 15 Haziran 1961): Yazar. İstanbul'da doğdu. Meşhur şair İsmail Safa'nın oğludur. Düzenli bir öğrenim göremedi. Kendi kendisini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezaretinde çalıştı. Öğretmenlik (1914-1918), gazetecilik (1918-1961) yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı. İstanbul'da öldü
Başlıca eserleri: Gençliğimiz , Şimşek, Sözde
Kızlar , Mahşer, Bir Akşamdı, Süngülerin Gölgesinde, Bir Genç Kız Kalbinin
Cürmü, Canan, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih-Harbiye , Atilla, Bir Tereddüdün
Romanı, Matmazel Noralya'nın Koltuğu, Yalnızız, Biz İnsanla
1.KİTABIN
KONUSU: Ahmet Celal adındaki bir gencin bütün olumsuzluklara
rağmen, düşmanlar ile mücadele etmeye çalışması okuyucuya verilmek istenmiştir.
Yazar bu amaca ulaşabilmiştir.
2.KİTABIN
ÖZETİ: Birinci Dünya Savaşında bir kolunu kaybeden ihtiyat zabiti
(yedek subay) Ahmet Celal, işgal altındaki İstanbul’da yaşayamayacağını
anlayınca eski emir eri Mehmet Ali’nin çağrısına uyarak onun, Haymana Ovası
ortalarında, Porsuk Çayı dolaylarındaki köyüne gelmiştir. Bu bakımsız, dünya
ile ilgisi olmayan köyde yadırganır; dost olmak kaynaşmak istediği köylüler ona
yabancı gözüyle bakar ve “yaban” adını taktıkları Ahmet Celal’den uzak durmayı
tercih etmektedirler. Ahmet Celal Mehmet Ali’nin kardeşi İsmail’in karısı
Emine’ye karşı bir yakınlık duyar, bu duygu zamanla sevgiye dönüşür. Mehmet Ali
tekrar askere çağrılınca artık Ahmet Celal büsbütün yalnız kalmıştır. Köy
İstiklal Savaşına karşı kayıtsızdır. Yunan ordusu bu köyü de işgal etmiş, yakıp
yıkmaya, köylülere işkence etmeye başlamıştır. Ahmet Celal, Emine’yi bu
mahşerden kurtarmaya çalışır; ama ikisi de yaralanır; Emine yürüyemeyecek kadar
yaralıdır. Ahmet Celal köyde geçen günlerini yazdığı anı defterini ona teslim
ederek, yarı aç sakladıkları, geceledikleri mezarlıktan uzaklaşır. Sakarya
Savaşı’ndan sonra o bölgeden düşman askerlerinin çekilmesinden sonra köye
gelen, düşman zulümlerini araştırma kurumu, yıkıntılar, kömürleşmiş insan
kemikleri arasında bir defter bulur. Kenarları yırtık, yanık bu defter, Ahmet
Celal’in anılarını yazdığı , Emine’ye verdiği defterdir. Bu “yaban”
romanıdır...
3.KİTABIN
ANA FİKRİ : Yaban adlı romanda yazar
I. Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte
Sakarya Savaşı’nın sonuna kadar olan sürede bir Anadolu Köyünde,
Köylüleri; köyün durumunu, Milli Mücadeleye ilişkin tavırlarını bir aydının
gözüyle verir.
4.KİTAPTAKİ
OLAYLAR VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Ahmet
Celal: I. Dünya Savaşı’na katılmış, kolundan
sakatlanmasına ragmen vatanı icin her türlü mücadeleden eksik olmayan aydın bir
kişidir.
Mehmet
Ali: Savaşta Ahmet Celal’in eri olan, saf bir köylü
zihniyetine sahip, herşeyi olduğu gibi kabul eden bir şahıstır.
Emine: Yetiştirildiği ortamdan dolayı cahil ve saf, her şeye boyun
eğen tipik bir köylü kızıdır.
5.KİTAP
HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER: Eser
konusu ve dili bakımından yazıldığı çağın özelliklerini kapsamaktadır. Ana teması
da yine yazıldığı çağın özelliklerini kapsamaktadır. Bir gencin bunca zorluğa
katlanması, bu romanda bize anlatılmak istenen temel mesajdır. Eserde
genellikle bazı yabancı kelimelere de rastlanmaktadır. Bunun dışında bazı
devrik cümlelerde kullanılmıştır.
6.KİTABIN
YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
a.)Hayatı, Edebi Kişiliği: Türk
yazar (Kahire1889-Ankara 1974) yılları arasında yaşamıştır. Babası Abdulkadir
Bey, Batı Anadolu’da XII.yy. sonlarından beri adı geçen Karaosmanoğulları ailesindendi. Altı yaşındayken, ailesi ile
birlikte Mısır’dan Manisa’ya geldi. İlköğretimini Fevziye Mekteb-i
İptidadisi’nde gördü; bir süre İzmir
idadisinde (1903-1905) okudu; idadiyi yarıda bırakarak yeniden Mısır’a döndü.
İskenderiye’de Frere’ler okuluna
giderek Fransızca öğrendi, Meşrutiyet’ ten birkaç ay önce İstanbul’a döndü
(1908) ve arkadaşı Saadettin Süleyman’ın yardımıyla “Fecr-i Ati” topluluğuna
katıldı.(1909). Üsküdar İdadisi’nde Edebiyat ve Felsefe öğretmenliği
yaptı.(1916-1917)
b.)Eserleri:Nurbaba
(1922), Mütareke döneminde İşgal Altındaki İstanbul’un Ahlaki Bozukluğu (1928),
Kurtuluş Savaşı Yıllarında Bir Anadolu Köyü (Yaban-1932), Gençlik ve Edebiyat
Hatıraları (1969), Vatan Yolunda (1958), Zoraki Diplomat (1955),Politikada Kırk
Beş Yıl (1968).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder