ERDEMLİ İNSAN
İnsan
diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden birisi de içinde kendi kendini
yargılayabilecek bir mahkemeye sahip olmasıdır. Vicdan dediğimiz bu mahkemede
sanık sandalyesine oturtup kendimizi şu soruyu soralım. “Ben nasıl biriyim?”
Bu soruyu yanıtlarken acaba cevaplarımız ne kadar dürüst ve de ne
kadar zengin? Beni ben tasvir ederken söylemlerim çevremdekilerin görüşleriyle
ne kadar örtüşük? Beni ifade eden cümlelerin içinde acaba erdem kavramı
geçiyor mu?
Bir şiiri şiir yapan kilit
sözcükler vardır. Aynı şiir gibi insanı
da insan yapan kilit özelliklerin bir potada toplandığı kavram erdemdir. Beli
bir topluluğun, herhangi bir milletin, zümrenin veya devletin sahipliğini
yapamayacağı; Yunanlı filozofların, Fransız düşünürlerinin veya tarihin belli bir döneminde yaşamış bir fikir
adamının kişisel ürünleri olduğunu iddia bile edemeyecekleri kadar evrensel bir
özellik taşır erdem. Erdem kavramını küresel kılan en önemli unsur Uzak Doğunun
Konfüçyüs’ünden tutun da Asya’nın mistik
bozkırlarından geçip Avrupa’nın akılcığına uğrayıp Amerika’nın yerlilerine
kadar geniş bir coğrafyanın farklı insanlarını ortak payda altında
toplayabilmesidir.
Erdem pırıltılı renkler saçan
bir mozaik gibi dünyanın bütün toplumlarından izler taşır. Bu mozaikte yer alan
topluluklara baktığımızda kendi özünü yansıtan, yapmacık olmayan toplumlar
gözümüze çarpar. Günümüz dünyasında ise böyle toplumlar milli değerlerine sıkı
sıkıya sarılmış bireyler tarafından meydana getirilir.
Türk toplumuna erdem mozaiğindeki
renklerini kazandıran en önemli kişi ise Ulu Önder Atatürk’tür. Milli olmak ve kendi özümüzü bulmak yolunda en önemli
adımlar onun zamanında atıldı. Bu
değerlerin aşılanması konusunda eğitim
faktörünü önemli gören Ulu
Önder milliliğin yanında erdemli olma
özelliğinin de ancak milli bir eğitimle olabileceğini düşünmüştür.
Niçin Milli Eğitim? Bu sorunun cevabı erdem mozaiğindeki
renklerimizde saklıdır. Tarihin sayfalarını karıştırırsak atalarımızın kendi
özlerinden uzaklaştıkları andan itibaren hüsrana uğradıklarını ve dünya
kültürüne bir katkıda bulunamadıklarını görürüz. Milli değerlerini kaybetmiş
bir topluluğun bırakın çevresine bir şeyler kazandırmayı, yaşamaya bile hakkı
yoktur. Çünkü kendisini bilmeyen başkasını da bilemez ve de öğrenemez. Aynı
kendi zamanında kendi toplumunun değerlerini yansıtan Yunus Emre’nin dediği
gibi:
“İlim ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendin bilmezsen,
Bu nice okumaktır.”
Milli Eğitim, dünyanın dört bir
yanında esen küreselleşme rüzgarında ait olduğu ağaçtan kopmayacak yapraklar
gibi genç nesiller yetiştirilmesinde önemli bir rol oynar. Kültür
etkileşiminden olumsuz etkilenilmemesi ve öz kültürün devamının yegane
teminatıdır.
Peki onlarca yıl önce Ulu
Önder’in kurduğu bu sistemdeki milli eğitimle günümüz milli eğitimi mukayese
edersek nasıl bir sonuca varabiliriz. Dönemlerin olaylarını ve durumumuzu
mukayese edersek sonuca rahatlıkla ulaşabiliriz.
Milli şuurun yeni yerleştiği
kısa bir zaman diliminde, savaştan çıkmış halk başındaki liderle müthiş atılımlar
yapmış. Sıfırı tüketmiş bir ekonomiden dünya devlerinin paralarıyla
yarışabilecek değerde bir Türk lirası yaratmış. Hiçbir zaman boyun eğmemiş ve
onurlu bir politikaya sahip olmuş. Bu hareketi gerçekleştiren insanların ortak
özellikleriyse erdemli olmalarıdır. Yanmış yıkılmış bir imparatorluğun
küllerinden yaratılan bir cevher diye tasvir edilen o yıllar Milli Eğitim’in
temellerinin atıldığı ve şekil kazandığı dönemdir.
Sahip olduğu değerleri
kaybetmeyen eğitimimiz bazı uygulamalarda yanlış yapmış ki
belli mevkilere gelmiş ve bu eğitim sisteminden yetişmiş
insanlar yetkilerini kötüye kullanmış, insanları aldatmış, bugünkü kötü
durumumuzun mimarları arasında yerlerini almışlar. Eğitimimiz milli olmaktan
uzaklaşmış ki bugün hortumlardan, balinalardan, operasyonlardan
bahsetmekteyiz.
Cumhuriyetin 78 yaşında
yaşlanıp yataklara düşmesinin sebebi ekonomik değildir. Bu sorun Milli
Eğitimdeki eksikliğimiz ve bunun sonucu erdem sahibi olmayan insanlar
tarafından yönetilmemizdir. Eğitimdir insanı erdemli yapan, Milli eğitimdir
erdemli insanı anlamlı kılan, erdemli insanlardır bu Cumhuriyeti ve bu
medeniyeti yüceltecek olan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder